Kampüsteki Mert Kırtasiye
Yatmadan önce aklıma geldi, yine sinirlendim. Dün Mert kırtasiye çalışanları ile birbirimize giriyorduk. Olaylar şöyle gelişti; önceki yazımda bahsettiğim çizim ödevinin çıktısını çarşamba günü Beşiktaş’taki Necdet Ozalit’ten aldım. İki adet A2 çıktı için 80 kuruş ödedim çıktım. Fakat o gün teslim edemedik ve o kağıtlar tüm gün elimde taşımaktan kırıştı. Ben de nasılsa Mert Kırtasiyeden yenisi alırım altı üstü 80 kuruş dedim. Ama yanılmışım. Bir defa A2 kağıt dedim, onlar ruloya çıktı alıp kestiler. Üstelik de ölçmeden. Çaresiz olduğum için bu konuyu önemsemedim. Oysa ki teknik resimde kağıt boyutları çok önemlidir. Neyse kasaya gittim, bana 2.5 ytl demesin mi. Ben de şaşkınlıkla neden bu kadar pahalı dedim. Aslında genelde kazık yemeye meyilli bir yapım var ama bu defa göz göre göre 3 katından fazla tutmasını anlamadım. Bir gün önce aynı çıktıya 80 kuruş verdiğimi söylediğimde bana yanlış hatırladığımı fiyatlarının Necdet ile aynı olduğunu söylediler. Sonrasında kağıda çizilen çizgi ile fiyatların değişeceği şeklinde komik ve yaratıcı bir bahane ileri sürdüler. Bu kadarını ben bile düşünemezdim, kendilerini buradan tebrik ediyorum. Bunu da yemeyince desteğe gelen diğer eleman (ki daha ne aldığımı bilmeden ne kadar tuttu deyince 2.5 diye bağıran kel kafalı şahsiyet) kendi plotterlarının farklı olduğunu öne sürdü. Ben bu açıklamayı konuyla mantıksal olarak bağdaştıramadığımdan ve uğraşmak istemediğimden döndüm ve çıkıyordum. Ardımdan “öyleyse siz de bir daha gelmezsiniz” şeklinde duygularını ifade ettiler.Ben de “van minıt” diyerek araya girdim. “Benim için mert kırtasiye bitmiştir. Daha da Mert Kırtasiyeye gelmem.” deyip kağıtları alıp çıktım:) Böyle demedim tabi, ama hoş olurdu. Sadece “zaten öyle olacak” deyip gülümseyerek çıktım. Aslında geçen yaz da aynı şekilde sadece bir iki sayfasında renkli birşey olduğu için 20 sayfa kağıdı tanesi 50 kuruştan çıkarmışlardı. Üstelik kendi hataları dahi olsa yanlış çıkan kağıtların da parasını alıyorlar.
Geçen yıl kampüse kırtasiye açılmasına sevinmiştim. Gerçi fakültelerde de var ama yine de benim gibi kalem, defter, kitap alma canavarı için gezilesi, görülesi, müze gibi yerlerdir kırtasiyeler. O yüzden daha doğru düzgün işletilen bir yer olmasını isterdim. Tıpkı artık kampüs kafede yemek yememem gibi kırtasiye ile de işim kalmadı.
Bu olaydan çıkarılacak ders; aldığın çıktıyı yenisini alırım diye kırıştırıp atma, her işi erbabına yaptır, kaliteden taviz verme, aynı hatayı tekrarlayıp durma…
Böyle insanlara ne denir acaba? düşündüm düşündüm bulamadım. sanırım kırtasiye kendilerine ait değil ki haklı olan bir müşteriye türlü bahaneler uydurup, isterseniz bir daha gelmeyin gibi artık pişkinliğin hat safhada olduğu bir cümleyi kuruyorlar. Kırtasiye sahibi için üzüldüm açıkçası böyle zihinden engelli arkadaşlarla çalışmak zor olmalı.
hep aynı gizli hayranım, seni çok seviyorum içimden sana Elif demek geliyor nedense
neyse şaka bir tarafa kırtasiye sahibi için üzme kendini, o çalışanlardan beter, balık baştan kokar diye boşa dememiş büyüklerimiz…
aslında bu olayı birde mert kırtasiye çalışanlarından dinlemek lazım ben bütün işlerimi orada yaptırıyorum hep güler yüzlü ve son derece kibar davranıyorlar bende geçenlerde ao çıktısı aldım, beşiktaştakinden biraz daha pahalıydı neden diye sorduğumda bu makinanın ozalit değilde poster makinası olduğunu ve buyüzden maliyetinin biraz daha fazla olduğunu söylediler bende internette araştırdım gerçektende ozalit makinası değilmiş yani.yol parası falan aslında daha ucuza bile geliyorişletmeninde zayıf olduğuna inanmıyıorum çünkü ao aldığım gün başka işlerimden dolayıda işim bir saat kadar sürdü 4 yıldır bu ünivrsitede okuyorum öğrencilerin bukadar bencil olduğunu bilmiyordum şaşırdım herkez kendi işi görülsün istiyor herkezin acelesi var özellikle bir öğrenci dikkatimi çekti ben zaten aslında onu yazmak istemiştim adam son ana kadar kampüs cafenin önündeki masada oturuyordu son anda içeriye girdi ve sınavı olduğunu veişinin hemen halledilmesi gerektiğini söyledi onuda bu kadar kibar değil tabi .o anda da herkez çalışanların hepsi birileriyle ilgileniyor ve çocuk bağırmaya başladı halbuki orda oturmak yerine biraz daha önce gelip işini halletse olmazdı.zaten herkeze yetişe bilmek mümkün değil herkez aynı anda geliyor ozamanda ÖĞRENCİ SAYISINDA eleman çalıştırmak gerekir ha birde ben o öğrenciye bizim işmizde acele dedim diye neredeyse kavga edicektik
bir ürün almadan önce fiyatını sormak gerekir diye düşünüyorum. Bir işin kurallarını bilmeden ahkam kesmek çok kolaydır ama yanlıştır.