İyi Bayramlar:)
Biliyorum saat geç oldu ama ben henüz oturup bilgisayarımı açtım ve iki satır yazma şansına kavuştum. Şu an inanılmaz yorgun hissediyorum ama yatmadan önce e-posta kutumu kontrol etmek, gelen yorumları onaylamak ve cevap yazmak gibi rutin işleri halletmem gerekir.
Bugün bayramın ilk günü, normal şartlar altında insanlar bugün tatil yapar, baklava yer bol bol, temiz temiz giyinip gezer falan. Nedense ben bunların hiçbirini yapamadım. Günüm nasıl geçti önce bir anlatayım.Sabah 7:30 gibi kalktım. Annem fırına keşkek almaya gitti. Keşkek nedir uzun uzun anlatamayacağım. Merak eden buradan bakabilir. Herkes saat 8:00 gibi masada toplandı ve uzun zamandır ilk defa ailecek kahvaltı yaptık. Başbakan Recep Tayyip Bey’in iddialarının aksine kriz bizim evi teğet geçmemişti anlaşılan bu yıl bayram harçlığı kısmı ailemizin geleneksel bayram sabahı tören programından kaldırıldı. Ben büyük abla olarak adet yerini bulsun maksatıyla 5,10 ve 25 kuruşluk çeşitli bozukluklardan oluşan servetimi kardeşlerime yaşlarıyla orantılı olarak bölüştürdüm. Sonra 9:00 gibi anneannem, dedem, babaannem diğer dedem ve amcamın mezarlarını ziyaret ettik. Ziyaret listesi ne kadar uzun değil mi:( Ne yazık ki benim uzun zamandır bayramda gidip elini öpeceğim kimsem yok. Bu yüzden belki artık bayramların diğer günlerden pek farkı kalmadı. Neyse şimdi nerede o eski bayramlar geyiği yapmak istemiyorum. Günün kalanında neler yaptığıma dönelim. Öğleye doğru bizim kurbanlık hayvan (inek, tosun, boğa gibi isimler benim için aynı şeyi ifade ettiğinden bizimkinin ne olduğunu bilemiyorum, bir büyükbaş diyelim şimdilik) kesilip geldi. Kasap kesmişti fakat yeterince küçük parçalara ayrılmamıştı. Her nedendir bilinmez her yıl olduğu gibi babama yardım görevi yine bana düştü. Saat neredeyse 15:00′ a kadar babamla soğuk garajda etlerle uğraştık. Annem de bize yardım etti. Sonra nihayet eve gelip birşeyler yedik ve o saatten akşam 21:00 a kadar elim kolum yağ ve kan içinden çıkmadı. Bir ara Esra annemle komşularımıza et dağıtmaya gitti. İşin en gıcık kısmında benim tembellikte sınır tanımayan kardeşim Elif bel ağrısı bahanesi ile kaçtı. Tüm işler bittikten sonra ellerimi ne kadar yıkadıysam da bir türlü tırnaklarımın arasına dolan yağlar çıkmadı, en sonunda çareyi bir duş almakta buldum. Nihayet ben de rahatça oturup bilgisayarı kucağıma aldım. Ne mutlu bana:) Umarım bir daha ki bayram bu işler gene bana kalmaz.
Yazımı bitirmeden birşeye daha değinmek istedim. Bu yıl dikkat ettim de bizim ilçemizde kurban kesen insan sayısı çok azdı. Hatta çok nadir kesebilen vardı. Bu durum insanların ne kadar zor durumda olduğunun da bir göstergesi gibi geldi bana. Bu süregelen ekonomik kriz her açıdan çok üzücü fakat bu bayramda beni en çok üzen şeylerden biri de şu ki, bir çok çocuk bayramı yeni giysileri ayakkabıları ile karşılayamadı. Ceplerini harçlıklarla dolduramadı.Oysa ki geriye dönüp baktığımda bayram denince çocukluğumdan aklımda kalan giydiğim yeni elbiselerimdir. Maalesef artık çoğu çocuk bayramın bu güzel ve eğlenceli yüzünü hiç tanımıyor:( Dilerim bayram bereketiyle birlikte gelmiştir ve artık hergün dinlemekten izlemekten sıkıldığımız kötü haberler bir son bulur.
Lafı fazla uzatmadan herkesin kurban bayramını en içten dileklerimle kutlarım:)
Sevgili Yasemin,
Öncelikle bayramını kutlamak istiyorum. Çok güzel bir yazı olmuş, keyifle okudum ancak bazı kısımlar biraz abartılmış gibi geldi. Mesela “tembellikte sınır tanımayan Elif” gibi, belki onun da kendine göre mazeretleri vardı, ya beli gerçekten çok ağrımışsa, içinde sana yardım etme isteği yüzünden felç geçirmek üzereyken acıya dayanamayıp kalkmışsa
Yazıyı ben de önceki yorumdaki gizli bir ziyaretçi gibi çok keyifli bir şekilde okudum, keşke son kısmı ayrı bir yazıda yazıp hüzünlü bir sonla bitirmeseydin. Bir de paragrafları bol kullanmanı önerebilirim. Eline sağlık
Yorumlar için teşekkür ederim sayın gizli hayranlarım. Ancak dün gece yorgun olduğumdan yazımın estetik boyutu ile yeterince ilgilenemiştim. Bu uyarıyı dikkate alıp bir dahaki sefere paragraf boyutlarında da bir düzenleme yaparım. Bunun dışında son kısımdaki hüzünlü tablo için de üzgünüm. Hayatın gerçekleri bunlar ama ne yazık ki gözardı edemeyiz.Çok mu realist kaçtı bilmiyorum ama iyi ki siz en gizli ziyaretçilerim benim aslında ne kadar hassas, romantik, sanatçı bir kişilik olduğumu biliyorsunuz.