Merzifon’da Hafta Sonu ve Sivil Havacılık Şenliği
Geçtiğimiz hafta sonu Elif arabasını getirmek için Merzifon gitmeye karar verdi, ben de onun verdiği gazla eve uçak bileti almış bulundum nedense. Mantıklı düşününce bir gün için eve gitmem çok gereksizdi, özellikle de finallere 1 hafta kala.Tahmin edileceği üzere ben her zamanki gibi adrenalin bağımlılığımın kurbanı oldum 🙂 Sınavlar öncesi anlamsız bir maceraya atıldım, ama oldukça keyifli bir hafta sonu geçirdim.
Cuma öğleden sonra uçağı ile akşam yemeğine eve yetiştik. Annem sağ olsun milyon çeşit yemek hazırlayarak bizi zorla tıka basa doyurdu. Yemekten sonra babam araba ile deneme sürüşü yapmak için bizi dışarı çıkardı. Önce Elif Merzifon’u 5 kere falan dolaştıktan sonra sıra bana geldi, ben de bir kaç kez aynı yollarda gidip geldim. Araba otomatik vites olunca zaten sürmek çok da yetenek gerektirmiyor. Tıpkı çarpışan arabalara binmek gibi, tek farkı bu defa çarpmamanız gerekiyor 🙂 Neyse sonrasında direksiyona yine Elif geçti, yine aynı yerlerde dolaştık durduk, malum Merzifon’u bir uçtan diğer uca dolaşmak sadece bir kaç dakika alıyor. Babam ise inatla biz hata yapana ve bir yere çarpana kadar bizi dolaştırdı, sanırsam arabayı bizimle İstanbul trafiğine göndermemek için son kozlarını oynadı. Ama kazanan Elif oldu, ertesi gün öğleden sonra yola çıktık. Rotamızı Merzifon- Ankara-İstanbul olarak belirledikten sonra yola koyulduk.
Hmm.. sanırsam olayları çok hızlı anlattım, aslında hemen de yola koyulmadık. Sabah erkenden babam Merzifon’un Tavşan dağları eteklerinde düzenlenecek olan havacılık şenliklerine gitmemizi önerdi, öğleye doğru fotoğraf makinamızı da alarak şenlik alanına gittik. Oldukça büyük bir kalabalık toplanmıştı, maket uçak uçuşları ve yamaç paraşütü gösterileri vardı. Benim fikrime göre çok da başarılı bir organizasyon değildi, gidiş yolu berbatttı, araçlar tarlalara park edildi, ses sistemi ve düzenleme yetersizdi, ama yine de böyle etkinliklerin düzenlenmesi güzel bir gelişme. Zaten ben kendi adıma şenlikten kazanacağım faydayı kazandım: ilk defa yamaç paraşütü ile bu kadar yakından tanışma fırsatı buldum. Aşağıda fotoğraflarını da göreceğiniz bazı paraşütçüler tepeden aşağı doğru rüzgarla birlikte düşe kalka gelirken sonradan tanışma fırsatı da bulduğum diğer bir tanesi sırtına taktığı ufak bir pervane ile inanılmaz hareketler yaptı. Aşağıdan ben de dahil olanca kalabalık ağzımızı açıp paraşütçüyü izlerken, o bize hava atarcasına gökte süzüldü durdu 🙁 Keşke cesaret edebilsem de bir gün ben de denesem. Fotoğraflardaki paraşütçünün ismi sanırım Mehmet Bolat, babam tanıyormuş, karaya inince ayak üstü sohbet ettiler, ben de pervaneyi biraz inceledim. Aslına bakılırsa basit bir şeye benziyor, tam Elif’e bunu biz de yaparız diyordum ki adamcağız bizi duydu:) Meğer sırtına taktığı bu pervane ve motoru İtalya’dan getirmiş. Ben bozmamak için kazık yemişsiniz ne var bunu yapmakta demedim :)) Şaka bir yana çok basit bir mantık, bildiğiniz yamaç paraşütünün aynı fakat motor ve pervane sayesinde alçaldığınız anda biraz gaz verip yükseliyorsunuz. Sonra hafif hafif süzülerek inmeye başlıyorsunuz, ve yine motoru çalıştırıyorsunuz. Ben bunu görünce araba almaktan vazgeçtim 🙂 Böyle hava alarak İstanbul’a bile gidilir diye kendi çapımızda espriler ürettik durduk 🙂
Öğleden sonra annemin Esra’ya göndereceği eşyaları arabaya doldurarak yola çıktık, akşam yemeğinde Esra’daydık. Kalabalık trafikte tam da evin önünde bir araçlık yer bulup şansımıza sevinerek arabayı park ettik. ertesi sabah acı bir sürprizle karşılaşacağımızı tahmin edemedik. Ankara’da güzel bir gece geçirdik hasret giderdik, sabah yola çıkmak üzere aşağıya indik, meğer park ettiğimiz yerdeki ağacın türü her neyse sabaha kadar bizim arabayı reçine gibi yapış yapış bir şeye bulamış. Deterjanlarla olduğu kadar arabayı temizleyip yola koyulduk. Buradan çıkarılacak ders şu ki boş yer bulunca arabanızı hemen park etmeyin, önce bir sağa sola bakın neden boş kalmış burası diye. Sonradan sevinciniz FB gibi kursağınızda kalmasın:) FB’liler de gücenmesin lütfen bu ara onlarla ilgili espriler çok populer 🙂
Konu çok dağıldı farkındayım, Elif yazımı okuyunca kaç defa tuvalete gittiğimizi yazmayı unutmuşsun abla diyecek 🙂 Neyse sonra da İstanbul’a geldik işte bu kadar. Yol boyu arabayı babam, Elif ve ben kullandık ve çok eğlendik, özellikle birbirimizin sürüşü üzerine yaptığımız espriler ile 700 km hemen bitti.
uzun zamandır kontrol ediyordum hiç yazmıyordunuz birden yeni yazıyı görünce sevindirik oldum yeni araba kullanan biri olarak istanbul trafiğinde araba kullanma cesareti harike 15000 km civarında yol yaptım hala silivriden sonrasına cesaret edemiyorum
Kumsal yorumunu okudum, bu aralar yazmaya fırsatım olmamıştı, inşallah bundan sonra daha sık yazarım. Sevgiler…
Vallahi ne yalan söyleyeyim, konuyla ilgli ilk baştaki bir kaç paragrafın dışında sadece resimlere bakmakla yetindim. 2007 den beri (arşivleriniz öyle gösteriyor) verdiğiniz emeği tebrik etmek için yazıyorum. Bloğunuz mükemmel.
Düşünceni paylaş!
Son Eklenen Yazılar
Kategoriler
Arşiv
Etiketler
almanca alışveriş bilişim bilişim teknolojileri zirvesi block blog cad Dersler ders notları dil öğrenmek döküm etkinlik Etkinlikler eğitim imal usulleri inşaat jeolojisi inşaat mühendisliği inşaat mühendisliği dersleri inşaat mühendisliği stajı Kampüs kaynak hesabı kişisel lisansüstü makina elemanları makina mühendisliği dersleri mühendislik proje staj talaşlı imalat Teknik teknik gezi teknoloji uygulamalar vize vize soruları web wordpress wordpress tema yabancı dil yapı işletmesi yapı sektörü yarışma çizim ödevler İtüSon Yorumlar
En Çok Yorumlanan Yazılar
Bağlantılar